MILK 2009 (movie)





Filmin Adı: Milk

Vizyon Tarihi08 Mayıs 2009

Yapımı: 2008-ABD

Tür: Biyografi , Dram , Tarih

Süre: 128 Dak.

Yönetmen: Gus Van Sant

Oyuncular James Franco, Sean Penn, Emile Hirsch , Lucas Grabeel, Josh Brolin 

SenaryoDustin Lance Black

Yapımcı Michael London, Bruce Cohen 



GUS VAN SANT:

   ABD'li yönetmen, müzisyen ve senaryo yazarıdır. Gus Van Sant En İyi Film dalında Los Angeles Film Eleştirmenleri Ödülünü çıkış filmi olan Mala Noche la alan Gus Van Sant bugün de geniş ölçüde eleştiri ve izleyici kazanmaya devam ediyor. Van Sant’ın 90’ların bağımsız sinemasına damgasını vurmuş olan Drugstore Cowboy, Myown Prıvate, Idaho ve Even Cowgırls, Get Blues filmleri çalışmalarının ayırt edici niteliklerini büyük ölçüde içeriyor. Van Sant’ın sonraki filmi Alfred Hitchcock klasiği’’ PSYCHO’’ tartışma yaratan yeni versiyonu oldu. Murray Abraham ve Anna Paquin in rol aldığı edebi drama uyarlaması ‘’FINDING FORRESTER’’ milenyumla birlikte gösterime girdi. Bu işlerinden biri 1982 de uyarladığı New York Film Festivali’nde siyah beyaz gösterilen William S. Müziği Paul McCartney ve Philip Glass’ a ait olan film 1997 de Sundance Film Festivalinde prömiyerini gerçekleştirdi. Kariyerinin başlarında iki yılını New York’taki reklam ajanslarına ticari filmler çekerek geçirdi. Taşındığı Portland Oregon da sonunda ek olarak yönetmenlik ve yapımcılık yapmaya başladı ve diğer ilgi alanları olan resim fotoğraf ve yazı yazmanın peşine düştü. 1995 yılında 108 Portraits isimli fotoğraf koleksiyonunu bastı ve iki yıl sonra film yapımına hicivde bulunan ilk romanı Pink yayımlandı.


·           Aklıma Gelince: The Movie (2013)
·         Restless (2011) - Huzursuz
·         The Twilight Saga:Breaking Dawn (2011)
·         Milk (2008)
·         Chacun son cinéma (2007)... To Each His Cinema (Kısa Film)
·         Paranoid Park (2007)
·         Paris, je t'aime (2006) ... Paris, I Love You (Kısa Film)
·         Last Days (2005) - Son Günler
·         Red Hot Chili Peppers : Greatest Videos (2003)
·         Elephant (2003) - Fil
·         Best of Bowie (2002)
·         Gerry (2002) ... Gerry
·         Finding Forrester (2000) - Forrester'ı Aramak
·         Psycho (1998) - Sapık
·         Good Will Hunting (1997) - Can Dostum
·         Ballad of the Skeletons (1997)
·         Four Boys in a Volvo (1996)
·         Understanding (1996) (TV)
·         To Die For (1995) - Sonsuz İhtiras
·         Even Cowgirls Get the Blues (1993) - Dişi Kovboylar da Hüzünlenir
·         Bowie: The Video Collection (1993) (V)
·         My Own Private Idaho (1991) - Benim Güzel Idahom
·         Thanksgiving Prayer (1991) - Kısa Film
·         Drugstore Cowboy (1989) - Drugstore Cowboy
·         Five Ways to Kill Yourself (1987)
·         My New Friend (1987)
·         Ken Death Gets Out of Jail (1987)
·         Mala Noche (1985) - Kötü Gece
·         The Discipline of D.E. (1982)

Filmin Konusu;
  20 yüzyıl'ın son otuz yılıdır. 21. yüzyılda tarihine giderek yaklaşan özellikle de ekonomik çalkantılara odaklanarak dünya tarihinde bir "değişim ekseni" olarak adlandırılan on yıldır. Batı dünyasında, siyasi bilinç ve kadınların siyasi, ekonomik özgürlüklerinin artırılması gibi, 1960'larda başlayan sosyal ilerici değerler büyümeye devam etti. 1960'ların ikinci yarısında başlayan hippi kültürü, 1970'lerin başında azaldı veVietnam Savaşı, nükleer silah karşıtları, dünya barışı savunmasına karşı ilgili on yılın orta kısmı arttı, büyük iş makamlarına gelindi. Çevreci hareket bu dönemde önemli ölçüde artmaya başladı. O dönemler de savaş sıklıkları rastlanmaktadır. Homoseksüel öğenin yaygın olmadığı dönemdir. Bu hayatı seçen insanların toplum ve hükümet tarafından dışlandığı yine o dönem ve sonrası siyahilere yapılan ötekileştirme yapıldığı dönemdir. Halkın eşcinsellik olaylarına açık olmadığı görülmektedir. Seçim olayların sürekli gösterildiği dönemleri yansıtılmıştır. Film yaşamdan kesitler sunar. Gerçek olaylardan verilmiştir. Belgelere dayanmaktadır. Özellikle film de gazete küpürleri, polis baskısı gibi gerçek belgeler sunulmuştur. Belgesel niteliğindedir. Toplumun o zaman geçirmiş olduğu siyasal öğeleri seyircilere yansıtılmıştır. Ötekileştirilen toplumu onların gözünden verilmiştir. Bu filmde de bir iktidar çatışma vardır. Eşcinsel haklılığı savunan bir siyasetçi ve diğerleri ise buna karşı çıkanlardır. Aktivistlerle hükümet arasındaki çatışma odak noktadır.

   Yönetmen geleneksel yöntem kullanmıştır. Polislerin baskını, tutuklamaları ve şiddet olaylarını gerçek görüntüleri verilmiştir. Seyirciyi daha çok görsel ve hissel dokuyu ön plana koymuştur. Sanki günlük dinliyormuşuz hissi verilmiştir. İlk başlar da belgesel niteliğinde taşıyan film sonralara doğru bu çizgiden çıkıyor. Dram ağırlıklı sahneler ön plana geliyor. Biyografi tarzında ilerlemektedir. Son sahnelere doğru kronolojik sıralamaya doğru gidilmektedir.



   Eşcinsel hakların savunucusu Harvey Milk’in hayatını anlatmaktadır. Aktivist Milk’in New York’tan San Francisco’ya çıktığı yolculukla başlayan ve suikastıyla sonlanan siyasi kariyerini anlatmaktadır. Film 1970 yılların gazete küpürlerini, polislerin barda baskın yapmaları ve şiddettin arşiv görüntülerini belge niteliğinde bizlere sunulmaktadır. Milk’in New York’ta kırkıncı doğum gününde bir metro istasyonunda daha sonra sevgilisi olacak Scott ile karşılaşmasını, ardından büyük bir sigorta şirketindeki işini, bırakarak San Francisco’ya doğru sevgilisiyle birlikte çıktıkları yolculuğu ve vardıkları muhafazakar bir yer olan Castro’ya taşınırlar. Orada Milk fotoğraf dükkanı açar. Dükkan’da Aktivist kişilerin gelmesiyle birlikte Castro apolitik düşüncesinden sıyrılarak eşcinselliği mücadele etmeye başlar. Artık Milk’in eşcinsel mücadelesini belgeleyen görüntüleri parçalar halinde izleriz. Film homoseksüel insanların üzerinde durulmaktadır. Toplumun ve polislern baskısından korkarak bu ilişikileri tercih edenler gizlemek zorunda kalmıştır. Bundan artık rahatsız olan Milk harekete geçmeye başlar. Toplumda artık rahatça ilişkilerin yürütülmesi ve buna karşı olanlara dur demek için siyasete atılır. Bir çok insan bu ilişkiyi açıklamaktan en çok işini ve hayatını kaybetmekten korkmaktadır.

   
  Toplum ve buna karşı olan siyasetler dine bağlayarak homoseksüelliğin asla kabul edilemiyeceğini savunmuşlardır. İlk başlar da Milk karakteri daha naif ve kadınsal özellikleri barındırıyordu. Yemek yapma, kız gibi şakalaşma vs. Sevgilisi ise daha serseri ve eril bir karakter. Ölüm olayların artmasıyla milk ve aktivist olan arkadaşları örgütlenmeye başlamıştır. Milk şehir denetimine adaylığını koyar. Eşcinsel savunmasını yapmaya başlar. Castro gibi muhafazar Katolik bir yeri kendi gibi olanları dükkanında buluşturur. İnsanlara kendini duyurmak için miting düzenler. Biz hem o dönemin gerçek görüntülerini de görmüş oluyoruz. Bu işlerin ilerlemesiyle Milk kendi benliğini unutuyor. İlişkisinden gittikçe uzaklaşır. Artık kadınsal özelliğinden çok eril bir kişiliğe bürünür. Diğer tarafta senatör ve diğer siyasetçiler faşizm olgusu yapar. ‘’Homoseksüelliği yok edelim ki diğer nesillere bulaşmasın. Çocuklarımız bu sapkınlıktan kurtulalım’’, tarzında propaganda yaparlar. Homoseksüel olan kişilerin toplumsal tarafında aşağılanmasını bizlere gösteriliyor. Milk kendini gösterdikten sonra onda da beni takip ediyorlar, beni öldürecekler dürtüsü başlıyor. Eşcinseller birlikte örgütlenerek o dönemde bir devrim gerçekleştiriyorlar. Bu örgütlenme de eğer yaşanacak şiddet olaylarında düdük çalma, kendi arkadaşlarını uyarıyorlar. Fil her ne kadar eşcinsellik üzerine gitse de sadece gayler için bir mücadele yansıtılmaktadır. Lezbiyen olan bir kız aktivislerin yanına geldiğinde onlar da bir irkilme ve korkma oluyor. Karşı cinste korktuklarını bize gösteriliyor. Buna karşı çıkan kişiler de aile kavramını yitirmekten korkuyorlar. Aile olmadan toplum olmaz düşüncesini yayıyorlar. Karşı görüşte olan Don White karakteri Milk’i ikna etmeye çalışıyor.Bu yaşam tarzını seçenleri bir hastanede toplamak istiyor. Milk buna karşı çıkıyor ve kendine bir düşman daha yaratıyor. Milk yeni bir ilişkiyi başlasa da sadece onu ihtiyaç gibi görüyor. Bu sefer karşı taraf daha kadınsı, duygusal ve alıngan Milk ise daha erkeksi bir karaktere bürünüyor. Mücadele ve eşcinsel haklarını kazanmayı kafasına takıyor. Karşındaki insanı yani sevgilisini ihmal ediyor. Bu yüzden de sevgilisi bunalıma girip, intihar ediyor. Artık ana akımın kendilerine dayattığı yolda yürümeyi reddetme cesaretini gösteriyor. "Yal­nızca umut ederek yaşayamazsınız ama umut olmadan hiç yaşayamazsınız," diyor. Sistemin kırılmasına ön ayak oluyor. Ve bu mücadeleyi kazanıyor.


  Artık alternatif gençliğin Amerikan muhafazakâr yaşamına bir kez daha boyun eğmek zorunda kalmayışını hem Milk yaşarken hem de Milk’in ölümüyle bize göstermiş oluyor. Son sözleriyle; daha bir yaşam için umut, kişisel çıkar, ego, güç kazanmak için değil bizler için… Harvey Milk'in hikâyesini, suikastı sonrasında yollara dökülen ve onu sessizce ve saygıyla uğurlayan binlerce insanın mumlar eşliğinde yürüyüşüyle bitirerek umutlu bir şekilde kapatıyor.  Filmin sonunda gerçek kahramanları ve White’nin az ceza aldığını belge görüntülerini bizlere sunuyor.
Harvey Milk,  Daniel White, Scott Smith, Danny Nicoletta, Jack Lira… Eşcinsel aktivistler ve onun ilk savunucu olan Milk’in gerçek yaşam öyküsünden alınmıştır.
Ev, metro istasyonu, araba, sokak, fotoğraf dükkanı, bar, ofis, kilise, belediye binası, mahkeme, miting, doğum günü partisi, konferans, stüdyo...

   Milk önceler de kadınsal özellikte olan birisiydi. İlk sevgilisi daha eril ve serseri bir tipi vardı. Sonra siyasete atılan Milk eril bir kişiye büründü. İlk sevgilisini mücadele dolayından ihmal etti. Sonra yeni birisiyle tanıştı bu sefer karşı cins daha kadınsal ve naif bir tipte, o ise daha eril bir tiptedir. İşkolik bir hala gelen Milk karşısındaki insanı görmemeye başladı. Oğlan dolaba kendini saklamaya başladı. Kendini aynı kişilerden bile dışlıyordu. Arkadaşların beni sevmedi. Sende beni görmezden geliyorsun. Git diye trip atıyor. Milk bu konuya önem vermiyor. Yine bu ilgisizlikten sevgilisi dayanamayarak intihar eder. Bu iş için bile itiraz eder. İntihar için yas tutacak zamanım yok der.

  1970 dönemlerin homoseksüel yaygın olmadığı hükümetçe dışlanmaları ve ölümleri sonuncunda mücadele başlıyor. Seyirci artık onların gözünden bakmaya başlıyor. Polis baskınları özellikle dramatik dengeyi bozuyor. Buna dur demek için ativist milk, harekete geçiyor.
Ana akımın kendilerine dayattığı yolda yürümeyi reddediyorlar. Eşcinselliği seçen insanlar artık toplumda kabullenmek istiyorlar. Ama hükümet ve polisler bunu bastırmaya başlıyor. Bu sayede gençler ve bunu savunan kişiler örgütlenerek ayaklanıyorlar
Don White seçimin yenilgisini kabul edemiyor. Karşı taraf eşcinselliği savunan Milk’e nefret kusmaya başlıyor. İşinden istifa etse de tekrar geri dönmek istiyor. Bu kabul edilmiyor. İlk önce onu kabul etmeyeni vuruyor. Sonra Milk’in ofisine gelerek onu özel olarak çağrıyor. Ve tabancayla da Milk’i öldürüyor.

  Filmde kadın konumlandırışı yok. Sadece tek bir cinsiyet üzerinde durulmuştur. Kadının ofise gelmesiyle zaten irkiliyorlar yerimize geçecek gibi. İstemiyorlar ve lezbiyen olduğunu öğrenince kabul ediyorlar.
Ölüm, suikast, söz de taciz ve polislerin uygulamış olduğu şiddet var. Bir de siyasetçilerin sözleriyle yaptığı şiddette bulunmaktadır. Film de işini kaybetmekten, ölmekten ve toplumsal olarak dışlanılmaktan korkmaktadırlar. Homoseksüelsen ölmen gerekiyor.
Gençler ve aktivistler dayanışma çerçevesiyle örgütleniyorlar. Toplumsal bir başarıdır. İlk önce bunu Milk adaylığını koyarak ve kendini açıklayarak dayanışmayı kazanmıştır.
Din öğesi bulunmaktadır. Siyasetçiler ve toplumdakiler bunun dinimce kabul olmadığını dile getiriyorlar.’’Tanrı eşcinsellerden nefret eder’’. Güdüsünü kullanıyorlar.
Cinsel kodlama eşcinsellere aşağılayıcı kelimeler kullanılmaktadır. Pek cinsel sahne üzerinden film kullanılmamıştır. Sadece mücadele ve zorluklar üzerinde yansıtılmıştır.
Homoseksüeller ve buna karşı olan siyasetçiler, halk kitleleridir.
Hükümet ve bu cinsiyet tarzlarını tercih eden insanlar.


   Ötekileştirilmiş karakterlerle… Toplum baskısından ve hükümetin zoraki dayatmaların yüzünden bu gibi ya da herhangi bir özelliği olan insanların dışlanılmaması gerektiği ve özgür bir toplumda yaşıyorsan bu kadar kısıtlamaların getirmemelidir. İnsanlar serbest bir şekilde seçim yapmaları hakkı vardır. İnsan haklarını getiren bir ülke eşcinselleri de bu kadar hor görülmemelidir.
Daha iyi bir yaşam için umut… Tüm insanlar eşit yaratılmıştır sırf sisteme ve dine aykırı olan bir seçim için insan öldürülmemelidir. Sistemin dayattığı bir ilişki sürülmemelidir. Kendisi başucu filmlerinden bir tanesidir. Etkisi ben de hiçbir zaman sönmeyecek...

Yorumlar

Popüler Yayınlar